Saturday, May 17, 2008
Boku Yemek
Tuesday, May 13, 2008
-Zihinsel Cokuntu-
Friday, May 9, 2008
Boktan durum.
Wednesday, April 30, 2008
Self-Relief
Thursday, April 17, 2008
Mind's Play.
Tuesday, April 15, 2008
Manyahh!
Kendi hayatimin filmini cekmeye karar verdim. Megalomanyakligim tuttu; gerci kendi hallerimi asiri begendigimden falan degil, gercekten filmi cekilmeye deger biri gibi hissediyorum. Hayir hayir, bu egoistligimden de degil, bilmiyorum, belki esi benzeri bulunmayan biri oldugumdan, yok yok yok kendimi ozel falan da hissettigimden degil. Mamafih burada OLMADIGIMI ima ettigim her turlu ozelligi tasiyorum. Yani megalomanyagim, egoistim. ozel hissediyorum...Saka. Yok yok saka degil. Peki, diyelim ki oyleyim (!) Olamaz mi? Hani her insanda a little amount of bunlardan bulunur. Belki bende cok bulunuyor? Rahatsiz bir insanim ben. Hahahha.
Monday, April 14, 2008
Beware of those moments.
Thursday, April 10, 2008
The Truth About Humans
Friday, March 28, 2008
Nouvelle Nouvelle L'age Pour Moi. C'est Vrai!
Nereoux: A quel que place de mon ecole.
Ca Va?: Oui, ca va.
.....................................
Su an yazicak bir sey bulamiyorum. Aslinda yazabilecegim o kadar cok sey var ki aklimda, ama toparlamak simdik zor geliyor. Ama su an yazmak zorundayim, cunku bunu ertelersem asla ve asla yazamiyacagim. Tam gazimdayim yani, ama oyle oldugum halde yazasim gelmiyor, neyse denicez artik. Yine bu ilk paragrafta hesap verdigimin farkindayim. Bu aslinda genel bir sey.
Su an olmam gereken yer, bir kat yukarisi, studyoda gelecek projenin modelini insa etmem gerekiyor. James Wines bu gun yok. Su an uzerinde ugrastigi bir environmental architecture projesi Cin'de odul almis, o yuzden bi yerlere gitmek zorunda kalmis. Onun yerine caylak Nick bakiyor bize, ben de sordum kendi kendime, "ben bu uc bucuk saati daha verimli neye ayirabilirim?" diye.
Neredeyse 2 saattir bir seyler karisitiriyorum internette. Bu ara kendimi Facebook'tan uzaklastiracak bir seylerle doldurmaya calisiyorum, cunku bu durum sonsuza kadar gitmemeli. Facebook bir insan hayatini yiyip bitirebilir. Simdi de Facebook'tan daha sik girdigim bir site var ve hayatimin sitesi bu sanirim.
Tuesday, March 11, 2008
I've Been You.
“I’ve been you…” -Alice, from “The Closer”
Hala asla cozemeyecegim bir seyi cozmeye ugrasiyorum. Su an dinledigim sarkiyla da (Furious Angels – Rob Dougan) su durumu acaip abartili derecede de dramatiklestiriyorum. Aslinda her seyin basit bit chemical reaction umsu bir olaydan ibaret oldugunu birileri soylese, gercekte oyle oldugunu biliyorum ama TAMAMEN baska birisinin bunu bana soylemesine ihtiyacim var. Evet, sirf bana bir iki sozcukle bunu soylesin, o zaman sanki her sey duzelecek. Bu durumu exactly ayni sekilde yasayan biri olabilir bu ancak. Ne hakkinda konusuyorum? Tabi iki beynim.
Hani su insan. Evet, bunu gayet kimyasal bir bakis acisiya anlatmaya calisacagim. Bakalim, bu homosapiens duyularim tarafindan son zamanlarda sik sik algilanir olmaya basladigindan beynim bu spesifik homosapiense karsi ayri bir reaksiyon merkezi olusturdu. Bu garip reaksiyon merkezi her insan yasaminda bir kac kez olusur ya da olusmaz, ozellikle aktive ettigi metabolizmik olaylar arasinda sunlar bulunur (o spesifik homosapiens ile karsilikli etkilesim icerisinde bulunuldugu zaman): Kalp carpintisi, mide agrisi, eksesif adrenalin salgisi, beynin surekli O’nun imgesini gorme organlarina yollamasi ve ozellikle beyin-agiz arasindaki sinir sisteminin allak bullak olmasi sonucuyla ortaya cikan; psikolojik terimiyle “Aptalca konusmak” durumu. Nasil bir durumdan bahsettigim anlasilmistir umuyorum. Bu tamamen Romiyo&Julyet fenomeni veya daha post-modernize edilmis ornegiyle HandeYener&KadirDogulu fenomeni desek.
(Bu ornegi vererek ikisine olan mutis sevgimi(!) belirtmek istedim)
Neyse, bu chemical processi ben yasiyorum, ve bu duruma neden olan homosapiense olan hislerimin aslinda baska nedenlere dayanmasi gibi bir paranoyak sorunsala sarmaya basladim. Biraz once. Cunku, su sirada, hatta bir kac aydir kafamda yarattigim ideal “kendim”i yine canlandiriyordum iki saniye once. Fantasy iste. Ve birden kafamda simsek cakti. O ideal “kendim”, o homosapiens’in kiz versiyonundan baska birsey degildi!!!! Yani, ben bir kiz oldugum icin yani.
Ben bir sekilde O olmaya calisiyorum! Bu yuzden, aslinda o chemical reaction degilde, sirf bir HAYRANLIK mi var acaba diye dusunmeye basladim. Garip. Ne hissedecegimi bilmiyorum su an.
Off bilmiyorum. Su an guzeller guzeli Philadelphia’dayim. Philadelphia’nin gokdelenlerine bakan odada kisik sesli Bebel Gilberto dinliyorum, mumlari da yaktik, televizyon acik ama sesi kapali, sehir yasiyor, mutluyum, ideal yerimdeyim su an. Hep boyle olsa.